Kurtköy’ün sessiz ama huzurlu sokaklarından birinde, yağmurlu bir sonbahar sabahıydı. Gökyüzü gri, hava serindi ama içimde tarif edemediğim bir umut vardı. Havalimanına yakın bir kafede kahvemi yudumlarken, kapıdan içeri giren bir sesle irkildim. Gözlerim o yöne döndü — Kurtköy Escort Şevval oradaydı.
Islanmış saçlarını omzuna atarken yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Yan masaya oturdu, göz göze geldik. O anda içimden bir ses, “işte hikaye burada başlıyor” dedi. Birkaç dakika sonra garson karışıklık yapınca kahvem onun masasına, onunki de benimkine geldi. Küçük bir yanlışlık, büyük bir başlangıcın habercisiydi.
Gülüştük, sonra sohbet etmeye başladık. Şevval, Kurtköy’de yeni taşındığını, yakınlardaki bir butik pastanede çalıştığını söyledi. O kadar doğal, o kadar içtendi ki... Sanki uzun zamandır tanıdığım biriyle konuşuyordum. Zaman nasıl geçti anlamadık; kahveler bitti, ama sohbet bitmedi.
Bir hafta sonra yeniden buluştuk. Bu kez Kurtköy’ün yeşil parklarından birinde yürüyorduk. Ağaçların arasından süzülen rüzgâr, Kurtköy Escort Şevval’in saçlarını savuruyordu. Konuşurken ellerimiz hafifçe birbirine değdi, kalbim hızla çarpmaya başladı. O an göz göze geldik — ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Günler geçtikçe buluşmalarımız daha anlamlı hale geldi. Akşamları Kurtköy sahilinde yürür, bazen sessizce otururduk. Şevval’in gülüşüyle tüm yorgunluğum geçerdi. Her buluşmada biraz daha bağlanıyor, biraz daha derin hissediyordum.
Bir akşam, gökyüzü pembe tonlara bürünmüştü. Şevval, elinde küçük bir kekle geldi, “bugün seninle tanışalı tam bir ay oldu” dedi. O an kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Onun o sade, samimi hali beni büyülüyordu.
Artık Kurtköy, benim için sadece bir semt değildi. Her köşesinde Kurtköy Escort Şevval’in gülüşü, her rüzgârda onun sesi vardı. Onu her düşündüğümde o ilk günkü yağmurun kokusunu hissediyorum.
Aşk bazen en sade yerlerde, en beklenmedik anlarda çıkar karşımıza. Tıpkı Kurtköy’deki o kahve karışıklığı gibi… O küçük tesadüf, iki kalbi bir araya getirdi. Ve belki de en güzel hikayeler, böyle sade ama içten başlar.
