Güneşli’nin sokakları her sabah kendi telaşına uyanırdı. Servislerin korna sesleri, simitçilerin “taze simit” diye bağırışları… Güneşli Escort Zeliş bütün bu kalabalığın ortasında küçük bir kafede çalışıyordu. Her sabah kahve kokusu eşliğinde gelen müşterileri karşılıyor, içten gülümsemesiyle herkesi kendine ısıtıyordu.
Bir gün kafenin cam kenarındaki masaya düzenli olarak oturan biri dikkatini çekti. Sessizdi, her gün aynı saatte gelir, kahvesini içer, bir süre laptopunda bir şeyler yazar sonra giderdi. Zeliş’in merakı her geçen gün artıyordu. Bir sabah dayanamayıp yaklaştı.
“Yine sade mi?” diye sordu gülerek.
Adam başını kaldırdı, gözleriyle gülümsedi. “Evet, sade ama sanırım bugün biraz şeker olsa da olur.”
Güneşli Escort Zeliş o anda hem şaşırdı hem güldü. “Demek bugün tatlı bir gün olacak,” dedi.
O gün başlayan o küçük sohbet, her sabah biraz daha uzamaya başladı. Adamın adı Mert’ti. Reklam ajansında çalışıyor, kafeyi sessiz bir köşe olarak görüyordu. Ama artık o köşeyi değil, oradaki gülümsemeyi bekliyordu.
Zeliş de farkında olmadan Mert’in geliş saatini ezberlemişti. Kahvesini hazırlayıp masasına bırakırken kalbi biraz daha hızlı atardı. Bir gün yağmur bastırdı, müşteri azaldı. Mert kalkarken “Bugün kahvemi birlikte içsek?” dedi. Zeliş önce utandı, sonra başını eğip “Olur,” dedi hafifçe.
Kafenin arka köşesinde oturup saatlerce konuştular. Mert onun içtenliğine, Güneşli Escort Zeliş de onun samimiyetine hayran kaldı. Yağmurun sesi fonda çalarken, ikisi de o anın sıradan bir sohbet olmadığını hissetti.
Günler geçti, Güneşli’nin sokakları onların hikayesini tanıdı. Sabahları kahve kokusuna artık kalp atışları da karışıyordu. Mert bazen kafenin önüne küçük notlar bırakırdı:
“Kahveni ben yapmasam da kalbim hep sende demleniyor.”
Bir akşamüstü Mert, Zeliş’in elini tutup şöyle dedi:
“Her sabah kahve bahaneydi, aslında seni görmekti derdim.”
Güneşli Escort Zeliş gözlerinde o içtenliği gördü ve sadece bir cümle söyledi:
“Ben de o yüzden hiç izin almadım.”
O günden sonra Güneşli’nin o küçük kafesi, iki kalbin buluşma noktası oldu. Şehrin karmaşası içinde, sessiz ama güçlü bir aşk doğmuştu. Çünkü bazen en büyük hikâyeler, bir fincan kahve ve bir gülümsemeyle başlar.
